Işıltılı Atomlar’la Pandomim: Tiyatro, Beden ve Yaratıcı Keşif

Bir sabah, Çemberin ortasında bir kutu vardı. Acaba içinde ne vardı? Çocuklar merakla tahminlerde bulunmaya başladı. “Pamuk mu?”, “Kukla mı?”, “Böcek mi?” diye düşündüler. Ancak kutuyu açtıklarında, içinden Bayko ve bir çift beyaz eldiven çıktı! Hep birlikte heyecanla “Neden beyaz eldiven ve Bayko çıktı sizce kutunun içinden?” diye sorduk.

Bayko, konuşmaya başladı ve şöyle dedi: “Tamam, siz çalıştınız buraları. Eskiden tiyatro nasıl olurmuş, ama peki ya şimdi? Tiyatro nasıl yapılıyor? Ben bunu öğrenmek istiyorum!” İşte tam o anda, Işıltılı Atomlar sınıfı tiyatro dünyasına adım atmaya başladı.
Çocuklar, tiyatronun tarihini konuşarak eski dönemdeki büyük tiyatro sahnelerini ve maskelerini tartıştılar. “Ama şimdi ne kullanıyorlar?” sorusunu sorduklarında, “İfade!” diyen çocuklar oldu. “Evet, biz onlara mimik diyoruz!” dedi Bayko, ve hemen çeşitli duyguları ifade etmenin yollarını keşfetmeye başladık. Şaşkın, korkmuş, üzgün, mutlu, heyecanlı… Hepsini beden dilimizle ifade etmeye çalıştık.
Peki, eldivenler neden vardı? Çocuklar şaşkınlıkla sordular. “Çünkü pandomim nedir onu öğreneceğiz!” dedik. Pandomim, ses kullanmadan, sadece beden, makyaj ve aksesuarlarla hikaye anlatma sanatıdır. Çocuklar, pandomim sanatının temellerine adım atarken, siyah beyaz kıyafetlerin, yüzlerine yapılan beyaz makyajın ve beyaz eldivenlerin ne anlama geldiğini sorguladılar. “Eski zamanlarda, pandomim sanatçıları yüzlerini beyaz yaparlarmış çünkü görünmeyen cam gibi hissediliyormuş. Ayrıca siyah ve beyaz, en çok o dönemde giyilen renklerdi,” dediler.
Pandomim sanatçıları vücutlarının hangi bölümlerini kullanır diye düşündük. Performanslarını elleri, yüzleri ve bedenleri ile gerçekleştirdikleri için, bu bölümlerin belirgin olması gerektiği sonucuna vardılar.
Sonrasında mimik yansıtma çalışması yaptık. İki çocuk karşılıklı sandalyeye oturdu ve sanki aralarında bir ayna varmış gibi birbirlerinin yaptığı mimikleri taklit ettiler. Bu çalışmanın ardından, şimdi sıra ayakta hareket etmeye geldi. Moonwalk yürüyüşünü öğrenmeye başladık ve Dünyanın ilk pandomim sanatçısı Marcel Marceau ile tanıştık. Marcel’den, çamurlu ayakların nasıl temizleneceğini öğrendik, denedik, çok eğlendik.
Siyah ve beyaz kostümleri öğrendikten sonra, “Acaba Marcel renkli giyinseydi nasıl olurdu?” diye sorduk ve renkli kumaşlarla kostüm tasarladık. Hayal gücümüzü kullanarak, pandomim sanatçılarının kullandığı renkli kıyafetleri keşfettik.
Yüzümüz tamam, ayaklarımız tamam, şimdi sıra ellerimizde ve tüm bedenimizdeydi. Bir ağacın nasıl büyüdüğünü ve meyve verdiğini, bir çiçeğin nasıl açtığını, bir kaplumbağanın kabuğuna nasıl saklandığını, bir aslanın nasıl yürüdüğünü pandomimle ifade ettik. Çocuklar, kendi hikayelerini canlandırarak, bir örümceğin duvara nasıl tırmandığını, çitanın sabah nasıl hareket ettiğini, bir yılanın nasıl uyuduğunu gösterdiler. Hepsi birer pandomim sanatçısı gibi bedenlerini kullanarak hikayelerini anlattılar.
Ormanda mimik yaptık. Bir dalı nasıl itersin? Bir yaprak nasıl düşer? Taşları nasıl toplarsın? Ateş nasıl yakılır? Bu sorularla birlikte, çocuklar ormanın içinde yaratıcı hikayeler canlandırdılar.
Yorumlar kapatılmış.